yol yol

listen to the pronunciation of yol yol
التركية - الإنجليزية
striped, stripy
stripy
striped
yol
manner
izlenen yol
course
yol
road

I can't see the road signs in this fog. - Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.

This road leads you there. - Bu yol sizi oraya götürür.

yol
track

You're on the right track. - Siz doğru yoldasınız.

I cross the railroad tracks every morning. - Her sabah demir yolu hattını geçerim.

yol
way

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

The motto of Twitter is The best way to discover what's new in your world. - Twitter'ın sloganı Dünyanızda nelerin yeni olduğunu keşfetmenin en iyi yolu.'dur.

yol
path

It's not a road, but a path. - O bir yol değil fakat bir patika.

The path is bordered with hedges. - Yol çitlerle sınırlanmıştır.

yol ver
Yield
yol şeridi
lane
yol boyunca
all the way

Tom chased Mary all the way to the station. - Tom Mary'yi bütün yol boyunca istasyona kadar kovaladı.

The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka. - Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.

yol vermek
yield
bataklıktan geçen yol
causeway
doğru yol
the right way

Is this the right way to go to the railway station? - Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?

Is this the right way to the museum? - Bu, müzeye giden doğru yol mu?

ekspres yol
highway
izlenecek yol
itinerary
yol
(Bilgisayar) to
yol
avenue

There's but one avenue to earn money. - Para kazanmak için sadece bir yol var.

yol gösteren levha
signpost
yol tepmek
hoof
yol tutması
motion sickness
yol çukuru
pothole
başvurulan yol ve yöntem
tactic
besleyici yol
feeder line
beton yol
(Askeri) metalled road
bozuk yol
(Bilgisayar) bad route
bütün yol
(Bilgisayar) full path
daire çizen yol
circus
dikey yol
(Askeri) axial road
dolgu yol
causeway
düz yol
straight road
erken kalkan yol alır
the early bird gets the worm
erken kalkan yol alır
early bird catches the worm
esnek yol kaplaması
(İnşaat) flexible pavement
genel yol
highway
genetik mutasyona yol açan
(Tıp) mutagenic
geri yol
(Askeri) astern
gizli yol
by-way
her yol
everyway
herkesin geçtiği yol
the beaten path
hızlı yol
(İnşaat) fast track
ikinci yol
relief road
ikinci yol
bypass
ileri yol
(Askeri) ahead
kestirme yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) heuristics
kestirme yol tuşu
(Bilgisayar) shortcut key
kritik yol metodu
(Askeri,İnşaat) critical path method
seçenek yol
alternative route
seçenek yol atama
(Bilgisayar) alternative routing
takip edilecek yol
(Ticaret) route
takip edilen yol
track
tâli yol
turnout
uzak yol
(Askeri) ocean going
uzun yol
long-distance
yerel yol
(Bilgisayar) local path
yol
carline
yol
tempo
yol
purpose

What's the purpose of your trip? - Yolculuğunun amacı nedir?

yol
device
yol
route

Take the shortest route to Paris. - Paris'e en kısa yoldan gidin.

Silence prevailed along the funeral route. - Cenaze yolu boyunca sessizlik hüküm sürdü. (yaygındı)

yol
(Meteoroloji) trajectory
yol
(Matematik) contour
yol
procedure
yol
mode

At Christmas she went out of her way to buy me a really nice model plane. - O Noel'de bana çok güzel bir uçak satın almak için yola çıktı.

yol
(Ticaret) remedy
yol
run

The road runs parallel to the river. - Yol nehre paralel çalışır.

I managed to catch the 8 o'clock train by running all the way to the station. - İstasyona giden bütün yolu koşarak 8 trenini yakalayabildim.

yol
road; path; way; passage; course; route; channel; conduit
yol
(Pisikoloji, Ruhbilim) tract
yol
railway track
yol
time

There is a little time before the train departs. - Tren yola çıkmadan önce biraz zaman var.

If I go by air one more time, I'll have flown in an airplane five times. - Ben bir kez daha hava yoluyla gidersem uçakta beş kez uçmuş olurum.

yol
approach

What's the best way to approach a girl? - Bir kıza yaklaşmanın en iyi yolu nedir?

Our plane was dangerously approaching the Turkish Airlines airliner. - Uçağımız tehlikeli bir biçimde Türk Hava Yolları uçağına yaklaşıyordu.

yol
solution

Both parties took a step towards a solution. - Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.

The best solution can only be found by a process of trial and error. - En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.

yol
style
yol
rate of speed
yol
(İnşaat) gangway
yol
carpet
yol
(Denizbilim) patway
yol
conduit
yol alma
progress
yol açan
leading
yol ağzı
junction
yol ağı
road network
yol kesmek
(Askeri) slow down
yol kesmek
block
yol kesmek
intercept
yol kesmek
waylay
yol vermek
make way
yol vermek
(Konuşma Dili) give the push
yol vermek
start
yol vermek
turn somebody out
yol vermek
make way for
yol vermek
(Dilbilim) give away
yol vermek
crank
yol vermek
yield the right-of-way
yol vermek
stand aside
yol vermek
discharge
yol yok
(Bilgisayar) no path
zorla yol açmak
(deyim) break into
yol işareti
road sign

What is written on the road sign? - ONE WAY. - Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.

yol kenarında
by the way
başka yol yoktu
there was no other way
bir günlük yol
A day's journey
gidiş, yol, tarz, tempo
going, way, style, tempo
oto yol
autobahn
virajlı yol
winding road
yol almak
get far
yol ayrımı
Parting of the ways
yol gideri
travel expense
yol gösterici
guide
yol tarif etmek
Give directions
yol yiyeceği, azık
the way of food, azık
yol üstü
way higher
göle giden bu yol iyi bir yol mu
Is the road to the lake a good one
التركية - التركية
Çizgili, çizgiler biçimde çizgi çizgi
iplik iplik
yol yol
المفضلات