A thief broke into the house while we were away.
- Biz yokken eve hırsız girmiş.
The boss asked Mr Brown to take charge of the office while she was away.
- Patron, Bay Brown'dan kendisi yokken işyerinin sorumluluğunu almasını istedi.
He was absent from school because of illness.
- O, hastalık nedeniyle okulda yoktu.
He was absent owing to illness.
- O, hastalık nedeniyle yoktu.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
There is nothing concealed that will not be revealed.
- Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
It is not necessary that we attend the reunion.
- Toplantıya katılmamıza gerek yok.
It is not necessary for us to attend this lecture.
- Bu konferansa katılmamıza gerek yok.
Half a loaf is better than none.
- Yarım somun ekmek hiç yoktan iyidir.
That's none of your business.
- Sizinle bir ilgisi yok.
A nuclear war will bring about the destruction of mankind.
- Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.
Between us there is no problem.
- Aramızda hiçbir problem yok.
Hiç paraları yok.
I'd been warned about just such a day, when the yoks would come with their white-boned fists and start knocking us about.