It is nevertheless a good sentence.
- O yine de iyi bir cümle.
Now I live in a city. Nevertheless, the distance between my house and the large forest is only about a kilometer.
- Şimdi bir şehirde yaşıyorum. Yine de, evim ve büyük orman arasındaki mesafe yalnızca bir kilometre civarında.
Shit, once again I missed the train!
- Kahretsin, yine treni kaçırdım.
After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
- Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
Tom is back at the house, catching up on his sleep.
- Tom yine evde, uykusunu tamamlıyor.
Once more, the fundamentalist ideologies oppose to the great historical advances.
- Yine, köktenci ideolojiler büyük tarihsel ilerlemelere karşı çıkarlar.
Still, the war was not over.
- Yine de, savaş bitmedi.
He's over 30 but still financially dependent on his parents.
- O, 30 yaşın üstünde ama yine de mali açıdan ailesine bağlı.
Hanako has forgotten her umbrella again.
- Hanako yine şemsiyesini unuttu.
It's crowded again today.
- Bugün yine kalabalık.
I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
Rick and Carol broke up two months ago, but he's still carrying a torch for her.
- Rick ve Carol, iki ay önce ayrıldılar ama yine de o onu karşılıksız seviyor.
Even so ... she didn't have to slap me!
- Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
Rick and Carol broke up two months ago, but he's still carrying a torch for her.
- Rick ve Carol, iki ay önce ayrıldılar ama yine de o onu karşılıksız seviyor.
I doubt that Tom would help, but you should still ask him.
- Tom'un yardımcı olacağından kuşkuluyum, ama yine de ona sormalısınız.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Nevertheless, I'm extremely proud.
- Yine de ben son derece gurur duyuyorum.
All dogs are animals. However, that doesn't mean that all animals are dogs.
- Bütün köpekler hayvandır. Yine de bu bütün hayvanların köpek olduğu anlamına gelmez.
It was raining. However, they still went on their school trip.
- Yağmur yağıyordu. Ancak onlar yine de okul gezilerine devam ettiler.
After eight months, he eventually started dating girls again.
- Sekiz ay sonra, nihayet gene kızlarla çıkmaya başladı.
People in general are against the new law.
- İnsanlar genellikle yeni yasaya karşı.
There are seven billion people in the world, and yet I am nonetheless alone.
- Dünyada 7 milyar insan var, ve ben hâlâ yine de yalnızım.
Though he was poor, he was nonetheless happy.
- Fakir olmasına rağmen, o yine de mutluydu.
We have yet to learn the truth.
- Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
Your composition is the best yet.
- Kompozisyonun yine de en iyisi.
You can probably guess what happens though.
- Yine de büyük olasılıkla ne olacağını tahmin edebilirsin.
Thanks for the offer, though.
- Öneri için teşekkürler yine de.
It might rain, but I'm going anyhow.
- Yağmur yağabilir ama yine de gidiyorum.
He never did his work anyhow.
- Yine de o işini asla yapmadı.
He is rude, but I love him all the same.
- O kaba fakat yine de onu severim.
He's not doing a very good job. All the same, you've got to admit that he's doing his best.
- O çok iyi bir iş yapmıyor. Yine de, onun elinden geleni yaptığını kabul etmelisin.
At any rate, I can go out when it stops raining.
- Yine de, yağmur durduğunda dışarı çıkabilirim.
Jane didn't buy it after all.
- Jane yine de onu almadı.
Peter didn't come after all.
- Peter yine de gelmedi.
It's just five in the morning, but nevertheless it is light out.
- Henüz sabahın beşiydi ama yine de aydınlıktı.
Our trip was long, difficult and dangerous. We're just happy to be back home in one piece.
- Yolculuğumuz; uzun, çetin ve tehlikeliydi. Yine de evlerimize sağ salim döndüğümüz için mutluyuz.
Tom isn't up yet. He usually stays in bed until 7:30.
- Tom henüz kalkmadı. O genellikle 7.30'a kadar yatakta kalır.
Gilbert is late yet again.
- Gilbert gene geç kaldı.
My wife has faults. None the less, I love her.
- Karımın hataları var. Yine de, ben onu seviyorum.
Tom didn't like it, but he bought it anyway.
- Tom ondan hoşlanmadı ama yine de onu satın aldı.
Tom didn't feel well, but he went to work anyway.
- Tom iyi hissetmiyordu ama yine de işe gitti.
Kistik fibrozis, kalıtsal bir hastalıktır.
- Cystic fibrosis is a genetic disease.
Bu hayvanın, bazı kalıtsal sorunları varmış gibi görünüyor.
- There seems to be some genetic problem with this animal.
Genelde, İngiltere'de iklim yumuşaktır.
- Generally speaking, the climate in England is mild.
Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
- We generally drink tea after a meal.