yetim

listen to the pronunciation of yetim
التركية - الإنجليزية
orphan

Tom had a hard time raising enough money build the orphanage he'd promised to build. - Tom yapmayı söz verdiği yetimhaneyi yaptırmak için yeterli parayı toplamada zor zamanlar geçirdi.

I was raised in an orphanage in Boston. - Boston'da bir yetimhanede yetiştirildim.

fatherless child
half-orphan
orphan, fatherless child
fatherless child; orphan
fatherless
half orphan
fatherless; orphan, (child) who is an orphan
parentless
yetim ilaç
(Tıp) orphan drug
yetim bırakmak
leave (an) orphan
yetim bırakmak
orphan
yetim bırakılmak
be left an orphan
yetim kalmak
be left an orphan
yetim kalmış
orphaned

Tom and Mary rescued an orphaned kitten. - Tom ve Mary yetim kalmış yavru bir kediyi kurtardı.

yetim maaşı
(Ticaret) orphan's pension
yetim maaşı
(Ticaret) orphan pension
yetim tıbbi ürün
(Tıp) orphan medicinal product
saçı bitmedik yetim child who is orphaned
while he's yet a tiny baby
التركية - التركية
Ulaşabileceği nokta veya yer
Babası ölmüş olan çocuk: "Açlarla, yetimlerle uğraşır ve ... biraz nüfuzu varsa yalnız onlar için kullanırdı."- F. R. Atay
Babası ölmüş olan çocuk
(Osmanlı Dönemi) babası ölmüş çocuk, tek, yalnız, kimsesiz
(Osmanlı Dönemi) KELL
YETİM
(Osmanlı Dönemi) Tek, eşsiz, yalnız. Çocuk baliğ olduktan sonra yetimlik ondan kalkar. Anası ölene ise daha çok öksüz denir
YETİM
(Osmanlı Dönemi) Babası ölmüş olan çocuk
YETİM
(Hukuk) Babası ölmüş çocuk
Yetimler
eytam
yetim
المفضلات