He must have been brought up in a good family.
- İyi bir ailede yetiştirilmiş gibi görünüyor.
His sons are not properly brought up.
- Onun oğulları uygun şekilde yetiştirilmiş değil.
If you hurry, you will soon overtake her.
- Eğer acele edersen yakında ona yetişirsin.
If you hurry, you will overtake him.
- Acele edersen ona yetişirsin.
I quickened my steps to catch up with her.
- Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
I had to run to catch up with Tom.
- Tom'a yetişmek için koşmak zorunda kaldım.