yetişkin

listen to the pronunciation of yetişkin
التركية - الإنجليزية
adult

Most young adults enjoy going out at night. - Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.

For our children to be safe, please do not enter adult sites. - Çocuklarımızın güvenliği için, lütfen yetişkin sitelerine girmeyin.

grown-up

Intended for children, the book entertains grown-ups. - Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.

Now that you are grown-up, it is up to you to decide what to do. - Madem ki yetişkinsin, ne yapacağına karar vermek senin görevin.

mature; adult; skilled; (kız) marriageable, nubile; grown-up, adult
mature, fully developed; adult, grown-up
grown

That boy talks as if he were a grown up. - O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.

The boy looked like a grown-up. - Çocuk bir yetişkine benziyordu.

(an) adult, (a) grown-up
major
skilled
grownup

The grownups were talking among themselves. - Yetişkinler kendi aralarında konuşuyordu.

Grownups are funny sometimes. - Yetişkinler bazen komiktirler.

marriageable
full-grown
grown up

That boy talks as if he were a grown up. - Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.

bir yetişkin
a grown up
yetişkinler
adults
genç yetişkin tüketiciler
young adult consumers
التركية - التركية
Gelişimin herhangi bir yönünde veya tümünde duraklama düzeyine erişmiş olan
Evlenme çağına gelmiş (kız): "Hem de yetişkin, yosma bir kadın beni erkek yerine koymuştu."- N. Cumalı
Beden, ruh ve duygu bakımlarından olgunluğa erişmiş olan (kimse)
Kanunların belirttiği belli bir yaşı aşmış, toplumsal sorumluluklarını bilme durumunda olan genç
Yetişmiş, olgunlaşmış
Evlenme çağına gelmiş
yetişkin eğitimi
Yetişkin kimselere yönelik eğitim ve öğretim programı
yetişkin
المفضلات