yeterlimi

listen to the pronunciation of yeterlimi
التركية - الإنجليزية
I just
yeterli
adequate

The pay is not adequate for a family of six. - Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.

Is your salary adequate to support your family? - Maaşın aileni geçindirmen için yeterli mi?

yeterli
sufficient

My fluency is sufficient for many situations, but not for expressing my — often contradictory — emotions. - Benim akıcılığım birçok durum için yeterlidir, fakat genellikle çelişkili durumlarımı ifade etmek için değil.

My explanation was not sufficient. - Açıklamam yeterli değildi.

yeterli
enough

If I had enough money, I would buy that nice car. - Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.

Is ten thousand yen enough? - On bin yen yeterli mi?

yeterli
(İnşaat) sufficent
yeterli
adequately
yeterli
{s} decent

Tom has a very decent salary. - Tom'un çok yeterli maaşı var.

If you want your workers to be happy, you need to pay them a decent wage. - Çalışanlarınızın mutlu olmasını istiyorsanız, onlara yeterli bir ücret ödemelisiniz.

yeterli
proficient

He is proficient in English. - O, İngilizcede yeterlidir.

Tom is proficient in French. - Tom Fransızcada yeterli.

yeterli
{s} competent
yeterli
{s} satisfactory
yeterli
enow
yeterli
sufficiently
yeterli
par

I am not feeling quite up to par. - Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.

Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect. - Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.

yeterli
bonny
yeterli
up to

I am not feeling quite up to par. - Oldukça yeterli olduğumu hissetmiyorum.

I ought to have enough money saved up to buy a car by Christmas. - Noele kadar bir araba almak için yeterli para biriktirmeliydim.

yeterli
spitting
yeterli
due
yeterli
{s} qualified
yeterli
ample

Ten million yen will be ample for the project. - On milyon yen proje için yeterli olacaktır.

yeterli
fairly
yeterli
competence

I'm not questioning your competence. - Ben senin yeterliliğini sorgulamıyorum.

yeterli
be sufficient
yeterli
quite enough
yeterli
fit
yeterli
snug
yeterli
sufficient, adequate, enough; competent, qualified
yeterli
suited
yeterli
efficacious
yeterli
moderate
yeterli
phr
yeterli
(Hukuk) adequate, sufficient
yeterli
that will do
yeterli
working

I'm working like crazy to make sure I have enough time. - Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.

yeterli
efficient
yeterli
equal

He is not equal to the task. - O, görev için yeterli değildir.

yeterli
adequate, sufficiently qualified (to do a job)
yeterli
effectual
yeterli
satisfying
yeterli
enough, sufficient, adequate
التركية - التركية

تعريف yeterlimi في التركية التركية القاموس.

Yeterli
kifayetli
yeterli
Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli, ehil
yeterli
Bir görevi, işlevi yerine getirmek gücü olan, etkisi olan
yeterli
İhtiyaçlara cevap veren, ihtiyaçları karşılayan
yeterli
Bir görevi, işlevi yerine getirmek gücü olan, etkisi olan. İhtiyaçlara cevap veren, ihtiyaçları karşılayan: "Yeterli çadırları var mı?"- M. Yesarî
yeterli
(Osmanlı Dönemi) kâfi
yeterlimi
المفضلات