These potato chips are good enough to make you want more.
- Bu patates cipsi, size daha fazlasını istetecek kadar yeterince iyi.
Twitter is not good enough.
- Twitter yeterince iyi değil.
She played the piano well enough.
- Piyanoyu yeterince iyi çaldı.
Tom didn't do well enough on the driver's test to get a driver's license.
- Tom sürücü belgesini almak için sürücü testinde yeterince iyi yapamadı.