yerleştirilmek

listen to the pronunciation of yerleştirilmek
التركية - الإنجليزية
to be placed
be perched
be located
yerleş
ensconce
yerleş
settle

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

The settlers did not always honor the treaties. - Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.

yerleş
settle down

We moved into this house last month. We will settle down soon. - Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

yerleş
{f} settled

They settled in Japan. - Onlar Japonya'da yerleştiler.

He settled down in his armchair to listen to the music. - O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

This is residential property. - Burası yerleşim bölgesidir.

yerleş
{f} site
yerleş
indwell
التركية - التركية
Yerleştirmek işine konu olmak
Yerleştirme işine konu olmak
yerleştirilme
Yerleştirmek işi
yerleştirilmek
المفضلات