He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
He settled down in his native country.
- Anavatanına yerleşti.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
This residential area is comfortable to live in.
- Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.
I would prefer to live in a residential area, not downtown.
- Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.