yerleş

listen to the pronunciation of yerleş
التركية - الإنجليزية
ensconce
settle

The Indians gave the settlers food. - Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

settle down

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

{f} settled

Call me when you get settled in. - Yerleştiğin zaman beni ara.

They settled in Japan. - Onlar Japonya'da yerleştiler.

{f} ensconcing
settle in

They found it easy to settle in the United States. - Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

embed
populate
reside

I would prefer to live in a residential area, not downtown. - Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

{f} site
indwell
yerleş
المفضلات