تعريف yeni yeni في التركية الإنجليزية القاموس.
- newly
- hardly
- yeni
- new
Replace the old tires with new ones.
- Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
This tape recorder is not new.
- Bu kayıt cihazı yeni değil.
- yeni yerine geçmek
- relocate
- yeni
- recent
Is this a recent photo?
- Bu yeni bir fotoğraf mı?
Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs.
- Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.
- müzeye yeni gelen eşya
- acquisition
- yeni
- new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
- yeni baştan yazmak
- rewrite
- borsada halka satılmayan yeni senetleri alan kişi
- underwriter
- daha yeni
- (Bilgisayar) newer
Tom has a newer car than I do.
- Tom'un benimkinden daha yeni bir arabası var.
Tom's bicycle is much newer than mine.
- Tom'un bisikleti benimkinden çok daha yeni.
- yeni
- new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
- yeni ay
- crescent
A few days after new moon, we see a thin crescent in the western evening sky. The crescent Moon waxes, or appears to grow fatter, each night.
- Yeni aydan sonra birkaç gün batı akşamı gökyüzünde ince bir hilal görürüz.Hilal ay her gece gittikçe büyür ya da şişmanlıyor gibi görünür.
- yeni eve taşınma partisi
- housewarming party
- yeni mezun
- newly graduate
- yeni ufuklar açan
- seminal
- yeni zelandalı
- kiwi
- yeni çekim yapmak
- retake
- yeni çıkmış şey
- novelty
- yeni
- novel
A novel idea occurred to me.
- Aklıma yeni bir fikir geldi.
Let me show you many things which will be novel to you.
- Sizin için yeni olan birçok şeyi göstermeme izin verin.
- yeni
- young
It's easier to learn a new language when you are young.
- Gençken yeni bir dil öğrenmek daha kolay.
Tom asked Mary when she was going to buy a new pair of shoes for her youngest daughter.
- Tom Mary'ye en genç kızı için ne zaman bir çift yeni ayakkabı alacağını sordu.
- avustralya ve yeni zelanda
- (Argo) down under
- en yeni
- up-to-the-minute
- en yeni
- the latest
This laboratory is equipped with the latest computers.
- Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
- neler yeni
- (Bilgisayar) what's new
- tamamen yeni
- completely new
- yeni
- (Bilgisayar) click the new
- yeni
- latest
This laboratory is equipped with the latest computers.
- Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
Tom's latest movie just came out.
- Tom'un son filmi yeni yayınlandı.
- yeni
- elementary
- yeni
- fresh
She is fresh from college, so she has no experience.
- O üniversiteden yeni mezundur, bu yüzden hiç deneyimi yok.
Tom wishes he could make a fresh start.
- Tom yeni bir başlangıç yapabilmeyi diliyor.
- yeni
- strange
- yeni
- (deyim) babe in arms
- yeni
- crisp
- yeni
- (Biyoloji) de novo
- yeni
- unprecedented
- yeni
- nouveau
- yeni
- just
This house of ours has just been redecorated, and we haven't lived here for sixth months.
- Bizim bu evimiz sadece yeniden dekore edildi ve altı aylığına burada yaşamadık.
Tom put new strings on the old guitar that he had just bought.
- Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
- yeni
- unused
- yeni
- emergent
- yeni
- daring
- yeni
- firsthand
- yeni
- late
A few days later, Tom found a new job.
- Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.
He was re-elected six years later.
- Altı yıl sonra yeniden seçildi.
- yeni ad
- (Bilgisayar) new title
- yeni ad
- (Bilgisayar) rename
- yeni ahit
- new-testament
- yeni alan
- (Bilgisayar) new field
- yeni anket
- (Bilgisayar) new survey
- yeni arama
- (Bilgisayar) new call
- yeni arama
- (Bilgisayar) new search
- yeni baskı
- re-edition
- yeni basım
- new edition
- yeni belge
- (Bilgisayar) new document
- yeni birim
- (Bilgisayar) new volume
- yeni biçem
- (Bilgisayar) new style
- yeni boyut
- (Bilgisayar) new size
- yeni bölge
- (Bilgisayar) new zone
- yeni bölüm
- (Bilgisayar) new section
- yeni değer
- (Bilgisayar) replace with
- yeni değer
- (Bilgisayar) with
- yeni değer
- (Bilgisayar) new value
- yeni değer
- (Bilgisayar) change to
- yeni değer
- (Bilgisayar) as
- yeni dosya
- (Bilgisayar) new file
- yeni dönem
- new period
- yeni dönem
- new age
- yeni dönem
- new era
- yeni düzen
- (Ticaret) new deal
- yeni düzen
- new order
- yeni düzenleme
- rearrangement
- yeni ekle
- (Bilgisayar) add new
- yeni evli
- just married
- yeni eylem
- (Bilgisayar) new action
- yeni form
- (Bilgisayar) new forms
- yeni form
- (Bilgisayar) new form
- yeni gelen
- new arrival
Tom and Mary were among the new arrivals.
- Tom ve Mary yeni gelenler arasındaydı.
- yeni gibi
- as good as new
- yeni gine
- new guinean
- yeni girdi
- (Bilgisayar) new entry
- yeni görev
- (Bilgisayar) new task
- yeni havuz
- (Bilgisayar) new pool
- yeni hedef
- (Bilgisayar) new target
- yeni ileti
- (Bilgisayar) new message
- yeni iş
- (Bilgisayar) new task
- yeni iş
- new business
- yeni kayıt
- (Bilgisayar) new record
- yeni kent
- (İnşaat,Teknik) new town
- yeni kitap
- (Bilgisayar) new book
- yeni kişi
- (Bilgisayar) new contact
- yeni konum
- (Bilgisayar) new location
- yeni kural
- (Bilgisayar) new rule
- yeni menü
- (Bilgisayar) new menu
- yeni metod
- innovation
- yeni model
- new model
He compared his car to the new model.
- Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.
Those new model cars are on the market.
- Bu yeni model arabalar piyasada.
- yeni oda
- (Bilgisayar) new room
- yeni olay
- (Bilgisayar) new event
- yeni olmuş
- fresh
- yeni oyun
- (Bilgisayar) new game
- yeni pin
- (Bilgisayar) new pin
- yeni renk
- (Bilgisayar) new color
- yeni sağ
- (Politika, Siyaset) new right
- yeni sene
- new year
- yeni seçim
- (Bilgisayar) new selection
- yeni site
- (Bilgisayar) new site
- yeni site
- (Bilgisayar) mobile
- yeni sorun
- complication
- yeni stil
- (Bilgisayar) new style
- yeni stil
- (Bilgisayar) newstyle
- yeni tür
- (Bilgisayar) new type
- yeni türü
- (Bilgisayar) as
- yeni umut
- new hope
- yeni usul
- innovation
- yeni veri
- (Bilgisayar) change to
- yeni veri
- (Bilgisayar) new data
- yeni web
- (Bilgisayar) new web
- yeni yer
- (Bilgisayar) new location
- yeni yönetim
- (Bilgisayar) new management
- yeni çağ
- new era
- yeni çağ
- new age
- yeni çağrı
- (Bilgisayar) new call
- yeni çizim
- (Bilgisayar) new drawing
- yeni çocuk
- (Bilgisayar) new child
- yeni öğe
- (Bilgisayar) new item
- yeni ürün
- (Ticaret) new product
- yeni şey
- innovation
- üye yeni
- initiate
- yeni
- novice
- yeni
- smart
Mary used her smartphone as a mirror to touch-up her makeup.
- Meryem makyajını yenilemek için akıllı telefonunu ayna olarak kullandı.
I want a new smartphone!
- Yeni bir akıllı telefon istiyorum!
- yeni
- green
- yeni
- hot
This curry is too hot to eat.
- Bu köri yenilmeyecek kadar sıcaktır.
We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura.
- Biz Yeni Osaka otelinde duracağız ve Bay Takakura'yı alacağız.
- Yeni Osmanlılar
- New Ottomans
- piyasaya yeni para çıkarma
- Removing a new money market
- yeni ay, ayın ilk hali
- new moon, the first state in
- yeni bir ortama alışmak
- acclimation to a new
- yeni evli
- Newlywed
Tom and Mary are newlyweds.
- Tom ve Mary yeni evliler.
Tom and I are newlyweds.
- Tom ve ben yeni evlileriz.
- yeni olma
- newness
- yeni yıl arefesi
- New year's eve
- yeni yıl tatili
- New year holiday
- yeni zelanda papağanı
- kaka
- çok yeni
- Many new
I've met so many new people.
- Pek çok yeni insanla tanıştım.
Jim has made many new friends.
- Jim pek çok yeni arkadaş edindi.
- Avustralya-Yeni Zellanda-Birleşik Devletler Antlaşması
- (Askeri) Australia-New Zealand-United States Treaty
- Papua-Yeni Gine
- Papua New Guinea
- Yeni Gineli
- New Guinean
- en yeni
- newest
Tom demonstrated the company's newest product to the crowd.
- Tom şirketin en yeni ürününü kalabalığa tanıttı.
Tom is the newest member of our team.
- Tom ekibimizin en yeni üyesidir.
- yeni
- neo
Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win.
- Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.
- yeni adrese göndermek
- send on
- yeni adrese göndermek
- send out
- yeni bildiriye kadar
- until further notice
- yeni ev vermek
- rehouse
- yeni zelanda'da
- Down Under