تعريف yeni في التركية الإنجليزية القاموس.
- new
Replace the old tires with new ones.
- Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
This tape recorder is not new.
- Bu kayıt cihazı yeni değil.
- recent
Tom has recently been learning how to sing a lot of new songs.
- Tom son zamanlarda çok sayıda yeni şarkıları nasıl söyleyeceğini öğreniyor.
He recently traded in his jeep for a new Mercedes.
- O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.
- new, recent, latest, fresh; incoming, new; newly, recently, just
- new; neo-: yeni Eflatunculuk Neoplatonism. yeni klasikçi neoclassicist
- novel
Her new novel has become a best seller.
- Onun yeni romanı çoksatar oldu.
A novel idea occurred to me.
- Aklıma yeni bir fikir geldi.
- young
Her new hair-do made her look younger.
- Onun yeni saç-yapımı daha genç görünmesine neden oldu.
Young animals adapt quickly to a new environment.
- Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- (Bilgisayar) click the new
- latest
Tom's latest movie just came out.
- Tom'un son filmi yeni yayınlandı.
This laboratory is equipped with the latest computers.
- Bu laboratuvar en yeni bilgisayarlarla donatılmıştır.
- elementary
- fresh
She is an English teacher fresh from college.
- O üniversiteden yeni mezun bir İngilizce öğretmenidir.
Is there any fresh news?
- Hiç yeni haber var mı?
- strange
- (deyim) babe in arms
- crisp
- (Biyoloji) de novo
- unprecedented
- nouveau
- just
Have you finished it? On the contrary, I'm just starting.
- Bitirdin mi? Aksine, yeni başlıyorum.
Tom put new strings on the old guitar that he had just bought.
- Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
- unused
- emergent
- daring
- firsthand
- late
Sooner or later, we'll have to buy a new TV since the TV we have now is a very old model.
- Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.
A few days later, Tom found a new job.
- Birkaç gün sonra, Tom yeni bir iş buldu.
- novice
- smart
Tom's new smartphone is really big. It doesn't even look like a phone anymore.
- Tom'un yeni akıllı telefonu gerçekten büyük. Artık bir telefona bile benzemiyor.
I want a new smartphone!
- Yeni bir akıllı telefon istiyorum!
- green
- hot
We'll stop at the New Osaka Hotel and pick up Mr Takakura.
- Biz Yeni Osaka otelinde duracağız ve Bay Takakura'yı alacağız.
They stayed at a new hotel in Kobe.
- Kobe'de yeni bir otelde kaldılar.
- neo
Washington's neocons believe that there is a clash of civilizations that they're going to win.
- Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir medeniyetler çatışması olduğuna inanıyor.
- maiden
- neoteric
- only just
I've only just begun.
- Sadece yeni başladım.
Layla's nightmare was only just beginning.
- Leyla'nın kabusu daha yeni başlıyordu.
- recently
Recently, I moved to a new apartment.
- Geçenlerde yeni bir daireye taşındım.
He recently traded in his jeep for a new Mercedes.
- O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.
- ingoing
- newly; recently
- newly
The priest blessed the newly built church.
- Rahip yeni yapılan kiliseyi kutsadı.
Tom and I are newlyweds.
- Tom ve ben yeni evlileriz.
- kaino
- freshly
I love the aroma of freshly brewed coffee.
- Yeni demlenmiş kahve kokusunu seviyorum.
A freshly baked cake doesn't cut easily.
- Yeni pişirilmiş bir kek kolayca kesilmez.
- incoming
- renewed
I haven't renewed my subscription.
- Aboneliğimi yenilemedim.
I had my driver's license renewed last month.
- Ehliyetimi geçen ay yenilettim.
- newfangled
- clean
He made a clean break with them.
- O onlarla yeni bir sayfa açtı.
A new broom sweeps clean.
- Yeni bir süpürge temiz süpürür.
- in mint condition
- further
His new job further separates him from his family.
- Onun yeni işi onu ailesinden daha çok ayırıyor.
- novus
- newer
Tom's bicycle is much newer than mine.
- Tom'un bisikleti benimkinden çok daha yeni.
Tom's computer is much newer than mine.
- Tom'un bilgisayarı benimkinden çok daha yeni.
- yeni yerine geçmek
- relocate
- yeni baştan yazmak
- rewrite
- yeni ay
- crescent
A few days after new moon, we see a thin crescent in the western evening sky. The crescent Moon waxes, or appears to grow fatter, each night.
- Yeni aydan sonra birkaç gün batı akşamı gökyüzünde ince bir hilal görürüz.Hilal ay her gece gittikçe büyür ya da şişmanlıyor gibi görünür.
- yeni eve taşınma partisi
- housewarming party
- yeni mezun
- newly graduate
- yeni ufuklar açan
- seminal
- yeni zelandalı
- kiwi
- yeni çekim yapmak
- retake
- yeni çıkmış şey
- novelty
- yeni ad
- (Bilgisayar) new title
- yeni ad
- (Bilgisayar) rename
- yeni ahit
- new-testament
- yeni alan
- (Bilgisayar) new field
- yeni anket
- (Bilgisayar) new survey
- yeni arama
- (Bilgisayar) new call
- yeni arama
- (Bilgisayar) new search
- yeni baskı
- re-edition
- yeni basım
- new edition
- yeni belge
- (Bilgisayar) new document
- yeni birim
- (Bilgisayar) new volume
- yeni biçem
- (Bilgisayar) new style
- yeni boyut
- (Bilgisayar) new size
- yeni bölge
- (Bilgisayar) new zone
- yeni bölüm
- (Bilgisayar) new section
- yeni değer
- (Bilgisayar) replace with
- yeni değer
- (Bilgisayar) with
- yeni değer
- (Bilgisayar) new value
- yeni değer
- (Bilgisayar) change to
- yeni değer
- (Bilgisayar) as
- yeni dosya
- (Bilgisayar) new file
- yeni dönem
- new period
- yeni dönem
- new age
- yeni dönem
- new era
- yeni düzen
- (Ticaret) new deal
- yeni düzen
- new order
- yeni düzenleme
- rearrangement
- yeni ekle
- (Bilgisayar) add new
- yeni evli
- just married
- yeni eylem
- (Bilgisayar) new action
- yeni form
- (Bilgisayar) new forms
- yeni form
- (Bilgisayar) new form
- yeni gelen
- new arrival
Tom and Mary were among the new arrivals.
- Tom ve Mary yeni gelenler arasındaydı.
- yeni gibi
- as good as new
- yeni gine
- new guinean
- yeni girdi
- (Bilgisayar) new entry
- yeni görev
- (Bilgisayar) new task
- yeni havuz
- (Bilgisayar) new pool
- yeni hedef
- (Bilgisayar) new target
- yeni ileti
- (Bilgisayar) new message
- yeni iş
- (Bilgisayar) new task
- yeni iş
- new business
- yeni kayıt
- (Bilgisayar) new record
- yeni kent
- (İnşaat,Teknik) new town
- yeni kitap
- (Bilgisayar) new book
- yeni kişi
- (Bilgisayar) new contact
- yeni konum
- (Bilgisayar) new location
- yeni kural
- (Bilgisayar) new rule
- yeni menü
- (Bilgisayar) new menu
- yeni metod
- innovation
- yeni model
- new model
He compared his car to the new model.
- Arabasını yeni modelle karşılaştırdı.
Those new model cars are on the market.
- Bu yeni model arabalar piyasada.
- yeni oda
- (Bilgisayar) new room
- yeni olay
- (Bilgisayar) new event
- yeni olmuş
- fresh
- yeni oyun
- (Bilgisayar) new game
- yeni pin
- (Bilgisayar) new pin
- yeni renk
- (Bilgisayar) new color
- yeni sağ
- (Politika, Siyaset) new right
- yeni sene
- new year
- yeni seçim
- (Bilgisayar) new selection
- yeni site
- (Bilgisayar) new site
- yeni site
- (Bilgisayar) mobile
- yeni sorun
- complication
- yeni stil
- (Bilgisayar) new style
- yeni stil
- (Bilgisayar) newstyle
- yeni tür
- (Bilgisayar) new type
- yeni türü
- (Bilgisayar) as
- yeni umut
- new hope
- yeni usul
- innovation
- yeni veri
- (Bilgisayar) change to
- yeni veri
- (Bilgisayar) new data
- yeni web
- (Bilgisayar) new web
- yeni yer
- (Bilgisayar) new location
- yeni yönetim
- (Bilgisayar) new management
- yeni çağ
- new era
- yeni çağ
- new age
- yeni çağrı
- (Bilgisayar) new call
- yeni çizim
- (Bilgisayar) new drawing
- yeni çocuk
- (Bilgisayar) new child
- yeni öğe
- (Bilgisayar) new item
- yeni ürün
- (Ticaret) new product
- yeni şey
- innovation
- Yeni Osmanlılar
- New Ottomans
- yeni ay, ayın ilk hali
- new moon, the first state in
- yeni bir ortama alışmak
- acclimation to a new
- yeni evli
- Newlywed
Tom and I are newlyweds.
- Tom ve ben yeni evlileriz.
Tom and Mary are newlyweds.
- Tom ve Mary yeni evliler.
- yeni olma
- newness
- yeni yeni
- newly
- yeni yıl arefesi
- New year's eve
- yeni yıl tatili
- New year holiday
- yeni zelanda papağanı
- kaka
- Yeni Gine
- New Guinean, of New Guinea
- Yeni Gine
- New Guinea; New Guinean
- Yeni Gineli
- New Guinean
- Yeni Uluslar arası Ekonomik Düzen
- (Hukuk) New International Economic Order
- Yeni Zelanda
- New Zealand, of New Zealand
- Yeni Zelandalı
- (a) New Zealander
- Yeni ahit
- Acts
- Yeni ahit
- Roman
- Yeni ahit
- acts of the apostles
- Yeni dünya
- New World
- yeni (hükümet/yıl)
- incoming
- yeni ad vermek
- rename
- yeni adrese gönderilecek
- to be forwarded
- yeni adrese göndermek
- send on
- yeni adrese göndermek
- send out
- yeni akım
- underground
- yeni aygıt
- (Bilgisayar) new device
- yeni baskı
- reprint
- yeni baskı
- re edition
- yeni başlamış
- inchoate
- yeni başlayan kimse
- intrant
- yeni baştan
- over again
I have attempted to create a good essay which utilizes my Japanese, but my professor said that much of it was incorrect and that I have to do it all over again.
- Japoncam için faydalı olacak güzel bir yazı hazırlamaya çalıştım, ama öğretmenim yazıda epey yanlışlar olduğunu ve yeni baştan yazmam gerektiğini söyledi.
If you had to do it all over again, what would you do differently?
- Yeni baştan yapman gerekse neyi farklı yapardın?
- yeni baştan yazma
- rewriting
- yeni bildiriye kadar
- until further notice
- yeni bina
- new building
- yeni bir dönem başlatan
- epoch making
- yeni bir hayat vermek
- revivify
- yeni bir konuda eğitmek
- retrain
- yeni biçilmiş
- new mown
- yeni biçim vermek
- reshape
- yeni budanmış dal
- stool
- yeni bulunmuş
- new found
- yeni cilt
- (Bilgisayar) new binder
- yeni crl
- (Bilgisayar) new crl
- yeni delhi
- New Delhi
The capital of India is New Delhi.
- Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'dir.
They arrived in New Delhi on July 9th.
- 9 Temmuzda Yeni Delhi'ye vardılar.
- yeni değerini belirlemek
- revaluate
- yeni elbise
- new dress
- yeni ev vermek
- rehouse
- yeni eve taşınma partisi
- housewarming
We're having a housewarming party this evening.
- Biz bu akşam yeni eve taşınma partisi veriyoruz.
- yeni evli
- newly wed
- yeni faks
- (Bilgisayar) new fax
- yeni fan kayışına ihtiyacım var
- I need a new fan belt
- yeni fikirlere açık
- open-minded
- yeni gelen
- incoming
- yeni gelen
- new come
- yeni gelen kimse
- incomer
- yeni gine
- New Guinea
Thursday Island is situated in the Torres Strait between Australia's northernmost Cape York and New Guinea.
- Thursday adası Avustralya'nın en kuzeyindeki Cape York ve Yeni Gine arasındaki Torres boğazında bulunmaktadır.
Papua New Guinea is the second largest country in Oceania after Australia.
- Papua Yeni Gine Avustralya'nın ardından Okyanusya'da en büyük ikinci ülkedir.
- yeni girmiş kimse
- neophyte
- yeni grup
- (Bilgisayar) new group
- yeni ilke
- (Bilgisayar) new policy
- yeni isim koymak
- rename
- yeni istek
- (Bilgisayar) new request
- yeni kelime
- neologism
- yeni koloni
- pioneering settlement
- yeni konut sağlama
- rehousing
- yeni küme
- (Bilgisayar) new cluster
- yeni liste
- frontlist
- yeni makinelerle donatmak
- retool
- yeni nesil
- the rising generation
- yeni olarak
- newly
- yeni para
- fresh money
- yeni seri
- (Bilgisayar) new series
- yeni stoklarınız ne zaman gelecek
- When will you get new stock
- yeni sözcük
- coinage
- yeni sözcük yaratmak
- neologize
- yeni sıra
- (Bilgisayar) new queue
- yeni terim
- neologism
- yeni transatlantik gündemi
- (Hukuk) new transatlantic agenda
- yeni ufuklar
- new frontiers
- yeni yere yerleşen kimse
- settler
- yeni yol
- (Bilgisayar) new route
- yeni yıl
- the new year
We celebrated the New Year with a party.
- Yeni yılı bir partiyle kutladık.
Soon the new year comes around.
- Yakında yeni yıl geliyor.
- yeni zelanda
- New Zealand
- yeni zelanda devekuşu
- moa
- yeni zelanda yerli dili
- Maori
- yeni zelanda'da
- Down Under