He vowed to avenge his friend's death.
- O, arkadaşının ölümünün intikamını almak için yemin etti.
Tom vowed he'd never do it.
- Tom onu yapmayacağına yemin etti.
I remind you that you are still under oath.
- Hâlâ yeminli olduğunu sana hatırlatırım.
She gave her oath that she would not drink.
- O, içmeyeceğine dair yemin etti.