Do you like eating fish?
- Balık yemekten hoşlanır mısın?
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Do you like Japanese food?
- Japon yemeklerini sever misin?
Dieticians are experts in the food industry.
- Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
I arranged catering for tomorrow's party.
- Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
Is eating between meals really bad for your health?
- Öğünler arasında yemek yeme sağlığınız için gerçekten zararlı mıdır?
We ate a hasty meal and left immediately.
- Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık.
Would you like to have dinner with me tonight?
- Bu akşam yemekte benimle olmak ister misin?
Tom, what do you want to have for dinner?
- Tom, akşam yemeği için ne yemek istersin?
The cook prepares different dishes every day.
- Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
Steak and caviar are my favorite dishes.
- Biftek ve havyar benim favori yemeklerim.
There are still a lot of dishes on the table.
- Masanın üstünde hâlâ bir sürü yemek var.
She always clears the table after a meal.
- O her zaman bir yemekten sonra masayı temizler.
Tom once ate at an cheap restaurant and got food poisoning, so now he is very careful about where he eats.
- Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.
Tom eats only what he wants to eat.
- Tom sadece yemek istediğini yer.
If you want to lose weight, spend a day without meals.
- Eğer kilo vermek istiyorsanız, yemeksiz bir gün geçirin.
Tom didn't want to spend that much for a meal.
- Tom bir yemek için bu kadar harcamak istemiyordu.
Tom isn't able to always brush his teeth after meals.
- Tom her zaman yemeklerden sonra dişlerini fırçalayamaz.
What with overwork and poor meals, she fell ill.
- Aşırı çalışma ve yetersiz yemeklerden dolayı, o hastalandı.
What kinds of meat dishes do you serve?
- Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
I've given up eating meat.
- Et yemekten vazgeçtim.
Mary keeps her best dishes in that cabinet.
- Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
Keep Tom from eating too much.
- Tom'u çok yemekten engelle.
It's nearly lunchtime. Why don't we stop to have a bite to eat?
- Neredeyse öğle vakti. Neden bir lokma yemek için durmuyoruz.
Where can I get a good bite to eat?
- Nerede iyi bir yemek yiyebilirim?
I'm getting used to eating alone.
- Yalnız yemek yemeye alışıyorum.
If you eat too much, you will get fat.
- Çok azla yemek yersen şişmanlarsın.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
Are these dishes gluten free? Yes, of course, all of our dishes are gluten free.
- Bu yemekler glutensiz mi? Evet, elbette, yemeklerimizin hepsi glutensizdir.
Antipasti are appetizers served before the first course.
- Soğuk mezeler ilk yemekten önce verilen mezelerdir.
The woman has two important questions to ask: What am I wearing? and what am I cooking?
- Kadının soracak iki önemli sorusu var: Ne giyiyorum ve ne yemek yapıyorum?
Don't eat till the numbness wears off.
- Uyuşma geçene kadar yemek yeme.
What's your favorite recipe?
- En sevdiğin yemek hangisidir?
Have you seen the recipe book that I wrote?
- Benim yazdığım yemek tarifi kitabını gördün mü?
You don't have to eat.
- Yemek zorunda değilsiniz.
You don't have to eat it.
- Onu yemek zorunda değilsiniz.
Tom forgot to feed his dog yesterday.
- Tom dün köpeğine yemek vermeyi unuttu.
I didn't feed the dog.
- Köpeğe yemek vermedim.
Do you like eating fish?
- Balık yemekten hoşlanır mısın?
I feel like eating something sweet.
- Tatlı bir şey yemek istiyorum.
You eat good meals in this boardinghouse.
- Bu pansiyonda iyi yemek yersin.
Where's the dining car?
- Yemek arabası nerede?
The living room adjoins the dining room.
- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
Ye Olde Medicine Shoppe.