yekpare

listen to the pronunciation of yekpare
التركية - التركية
(Hukuk) Tekparça; tek parçadan oluşan; bütün
(Osmanlı Dönemi) Tek parçadan meydana gelen. Bütün. Parçasız
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün: "Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü."- C. Uçuk
Tek parça olarak, bütün olarak: "Tarih, yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut da nefret edilecek bir şey değildir."- Y. K. Beyatlı
(Osmanlı Dönemi) tek parça
Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün
Tek parça olarak, bütün olarak
yekpare
المفضلات