yazılmak

listen to the pronunciation of yazılmak
التركية - الإنجليزية
enter
be enrolled
register
enrol
sign up
go down
be down for
be enroled
to be enrolled in, be registered in; to be enlisted in; to be signed on
to be written; to be enrolled, to enrol, to enroll
enroll
written

Her PhD thesis has to be written in English. - Onun doktora tezi İngilizce yazılmak zorunda.

Her speeches are all written by other people. - Onun konuşmalarının hepsi diğer insanlar tarafından yazılmaktadır.

(deyim) be down
sign up for
enrolled
(Argo) leer
yaz
summer

How much money was saved in preparation for the summer vacation? - Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?

In the summer it's very hot in southern Spain. - Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.

yazılma
enrolment
yaz
{f} clerk

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

yaz
wrote

Jim wrote the letter for Betty. - Jim, mektubu Betty'ye yazdı.

I wrote this letter in French. - Bu mektubu Fransızca yazdım.

yaz
(Dilbilim) script

Today I watched a play of a script written by a friend. - Bugün senaryosu bir arkadaş tarafından yazılmış bir oyun izledim.

In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered. - Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.

yazılma
subscribe
askere yazılmak
to enlist
yaz
inscribe
yaz
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

yaz
write

He never fails to write to his mother every week. - O her hafta annesine yazmaktan geri kalmaz.

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

yaz
{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

yaz
{f} writing

She is writing a letter now. - O şimdi bir mektup yazıyor.

Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway. - Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.

yaz
prescribe

The doctor prescribed medicine for the patient. - Doktor hasta için ilaç yazdı.

I will prescribe a febrifuge to you. - Size bir ateş düşürücü ilaç yazacağım.

yaz
{f} written

This poem was originally written in French. - Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.

Esperanto is written phonetically with an alphabet of 28 letters. - Esperanto, 28 harfli alfabe ile fonetik olarak yazılır.

yaz
write down

Write down your date of birth here. - Doğum tarihinizi buraya yazın.

Write down your name here. - Adınızı buraya yazın.

yaz
{f} pen

Tom took out a pencil and started to write. - Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

yaz
enrol
yaz
draw up
yaz
print in
yaz
{f} printed

Journalism is printing what someone else does not want printed. Everything else is public relations. - Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script? - Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?

yaz
aestival
alnına yazılmak
to be destined
asker yazılmak
to join up
askere yazılmak
join up
askere yazılmak
sign up
askere yazılmak
sign on
askere yazılmak
enrol
gazetelerde iyi yazılmak
have a good press
gemici yazılmak
sign on
gönüllü yazılmak
enlist
gönüllü yazılmak
volunteer
orduya gönüllü yazılmak
(ıng.) take the king's shilling
yaz
aestival [Brit.]
yaz
estiva
yaz
summertime

I like cold potato salad in the summertime. - Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

yaz
write#down
yaz
writedown
yaz
{f} type

You can type, can't you? - Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

yaz
drawup
yaz
indite
yazılma
signing up
yazılma
enrollment
yazılma
writing

Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway. - Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.

التركية - التركية
Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak: "İlk limanda gemici yazıldım."- Halikarnas Balıkçısı
Yazma işi yapılmak
Yazmak işi yapılmak
Kendini bir yere yazdırmak, kaydolmak
kaydolmak
yaz
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
yaz
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
yazılma
Yazılmak işi
yazılmak
المفضلات