What's the spelling of your family name?
- Soyadınızın yazılışı nasıl?
So we'd sit with these girls during school hours, and we told them, if they'd slip off, that we'd get away, and we'd go to to a spelling.
Because Elizabethan spelling was fluid, editors feel free to ‘modernize’ (correct) the spelling in the quartos and the Folio. But how is one to spell Rosencratz or Guildenstern, where the spelling varies, not only from text to text, but even within texts?.
Guildensterne and Rosincrance are F’s consistent spellings.
In the summer it's very hot in southern Spain.
- Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
I go to the country every summer.
- Her yaz köye giderim.
In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband.
- 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.
The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over.
- Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.
She wrote the book with very little effort.
- Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
I wrote this letter in French.
- Bu mektubu Fransızca yazdım.
He writes scripts for TV shows.
- O, TV gösterileri için senaryolar yazar.
Tom, do you know what kind of script this is? Probably Tibetan, but I can't read a bit of it.
- Tom, bunun ne tür bir yazıt olduğunu biliyor musun? Muhtemelen Tibet, ama ondan bir parça okuyamıyorum.
He penned it down so as to not forget it.
- Onu unutmamak için yazdı.
I would love to write hundreds of sentences on Tatoeba, but I've got things to do.
- Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
Tom jotted down a message to Mary.
- Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.
I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
Ann has just finished writing her report.
- Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.
Let's see what fate has prescribed.
- Kaderde ne yazıyormuş görelim.
Tom feels a little better after taking the medicine that the doctor prescribed.
- Tom doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra biraz daha iyi hissetti.
All answers must be written according to the instructions.
- Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.
Esperanto is written phonetically with an alphabet of 28 letters.
- Esperanto, 28 harfli alfabe ile fonetik olarak yazılır.
Write down your name here.
- Adınızı buraya yazın.
Please write down your name.
- Lütfen adınızı yazın.
You must not write a letter with a pencil.
- Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.
Please write with a pencil.
- Lütfen bir kurşun kalemle yaz.
Dan printed thousands of pages of articles from the Internet.
- Dan internetten binlerce sayfa makale yazdırdı.
I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script?
- Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?
Bicycles are for summertime.
- Bisikletler yaz içindir.
I like cold potato salad in the summertime.
- Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.
Yuka types better than Alice.
- Yuka Alice'den daha iyi yazar.
You can type, can't you?
- Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?