yaygara

listen to the pronunciation of yaygara
التركية - الإنجليزية
{i} fuss

Stop making a fuss over nothing. - Boşu boşuna yaygara yapmayı bırak.

I'm tired of all your fussing. - Senin bütün yaygarandan bıktım.

{i} clamor

They're all clamoring to get their money back. - Onların hepsi paralarını geri almak için yaygara koparıyor.

shriek
fuss, hullabaloo, shout, outcry, clamour, clamor
hoi polloi
bluster
clamour [Brit.]
hullabaloo

Tom and Mary wanted to get married on the quiet to avoid all the hullabaloo. - Tom ve Mary tüm yaygarayı önlemek için gizlice evlenmek istiyordu.

shouting
hoo ha
ruckus
outcry
shout
ado
hooha
hue and cry
squall
song and dance
ructions
ruction
{i} clamour
nohow
yammer
yawp
yaygara koparmak
make a fuss
yaygara koparmak
squall
yaygara koparmak
fuss
yaygara koparmak
make a noise
yaygara koparmak
cut up rough
yaygara koparmak
clamor
yaygara koparmak
to fuss, to clamour
yaygara koparmak
clamour [Brit.]
gereksiz yaygara
much cry and little wool
التركية - التركية
Şikâyet, sızlama
Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çağırma
yaygara
المفضلات