Tom slowly turned the doorknob and entered the room quietly.
- Tom yavaşça kapı kolunu çevirdi ve sessizce odaya girdi.
Tom spoke quietly into the microphone.
- Tom mikrofona yavaşça konuştu.
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
Mary spoke Japanese slowly.
- Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
I walked softly for fear of waking the baby.
- Bebeği uyandırmaktan korktuğum için yavaşça yürüdüm.