He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer.
- İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.
The police found Tom lying on the floor with a bullet hole in the middle of his forehead.
- Polis Tom'u alınının ortasındaki bir kurşun deliğiyle yerde yatarken buldu.
Our yacht club has ten members.
- Yat kulübümüzün on üyesi vardır.
I often go yachting on weekends.
- Hafta sonlarında sık sık yatçılığa giderim.
Do you need to lie down?
- Yatmamız gerekiyor mu?
Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zamam yatağıma uzanıp bir kitap okusam, uykuya dalarım.
I'm really tired; I think I'll go to bed.
- Çok yorgunum; Sanırım yatacağım.
I usually go to bed at ten.
- Genellikle saat onda yatarım.