yatırarak

listen to the pronunciation of yatırarak
التركية - الإنجليزية
laying
{i} act of placing in a horizontal position; setting in place, setting down, arranging; causing to lie down; putting; placing
The act or period of laying eggs; the eggs laid for one incubation; a clutch
present participle of lay
The first coat on laths of plasterer's two-coat work
the production of eggs (especially in birds)
The act of one who, or that which, lays
yatır
(Bilgisayar) tilt

Mary tilted her head sideways. - Mary başını yana yatırdı.

yatır
{f} laying
yatır
{f} lay

She will lay the doll on her bed. - Oyuncak bebeği yatağına yatıracak.

Bring her in here and lay her on the sofa. - Onu buraya getirin ve divana yatırın.

uçağı yan yatırarak döndürmek
bank
yatır
entombed saint
yatır
place where a holy man is buried
التركية - التركية

تعريف yatırarak في التركية التركية القاموس.

Yatır
evliya
yatır
Belli bir yerde mezarı olan, doğaüstü gücü bulunduğuna ve insanlara yardım ettiğine inanılan ölü, evliya
yatırarak
المفضلات