التركية - الإنجليزية
تعريف yatıştır في التركية الإنجليزية القاموس.
- (Biyoloji) alleviate
- {f} sedated
I've never been sedated before.
-Bana daha önce hiç yatıştırıcı verilmedi.
- {f} mitigating
- mitigate
- allay
- appease
The apple appeased my hunger temporarily.
-Elma, açlığımı şimdilik yatıştırdı.
Why do you always try to appease women? Do you feel guilty?
-Neden her zaman kadınları yatıştırmaya çalışıyorsun? Suçlu mu hissediyorsun?
- {f} mitigated
- {f} ease
- psych up
- soothe
The nurse soothed the crying child.
-Hemşire ağlayan çocuğu yatıştırdı.
I tried to soothe the child.
-Ben çocuğu yatıştırmaya çalıştım.
- placate
- {f} appeasing
- {f} sedate
I've never been sedated before.
-Bana daha önce hiç yatıştırıcı verilmedi.
- {f} soothing
In order to relax, I need to listen to soothing music.
-Rahatlamak için yatıştırıcı müzik dinlemem gerekiyor.
- propitiate
- psychup
- yatış
- {i} lie
- yatış
- lying
- yatış
- (Havacılık) bank
- yatış
- lay
Tensions are starting to simmer between Sami and Layla.
-Sami ve Leyla arasındaki gerginlik yatışmaya başlıyor.
- yatış
- bank, banking
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف yatıştır في التركية التركية القاموس.
- yatış
- Yatma işi veya biçimi
- yatış
- Yatmak işi veya biçimi
المصطلحات ذات الصلة
yatıştır
الواصلة
ya·tış·tırResimler
المفضلات