Tom didn't think he was violating any laws.
- Tom yasaları ihlal ettiğini düşünmüyordu.
The new laws sowed the seeds of revolution.
- Yeni yasalar devrimin tohumlarını ekti.
The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color.
- Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.
The Code of Hammurabi is one of the world's most ancient code of laws.
- Hammurabi kodu dünyanın en eski yasa kodlarından biridir.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
- Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
In 1862, Congress had passed the Homestead Act.
- 1862'de Kongre Homstead Yasasını geçirmişti.
Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation.
- Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.
The world is not going to be saved by legislation.
- Dünya yasalarla kurtarılmayacak.
There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
- Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
That's against the rules.
- Bu yasalara aykırıdır.
We need to uphold laws against discrimination — in hiring, and in housing, and in education, and in the criminal justice system. That is what our Constitution and highest ideals require.
- Ayrımcılığa karşı yasaları, işe alma, konut edinme, eğitim ve ceza adalet sistemini de desteklemeliyiz. Anayasa ve en üst düzey ideallerimiz gerektirdiği budur.
The 14th Amendment to the U.S. Constitution was ratified in 1868.
- ABD Anayasasında 14. yasa değişiklikliği 1868 yılında onaylanmıştır.
Newton established the law of gravity.
- Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.
We ought to obey the law.
- Biz yasaya itaat etmeliyiz.
Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor.
- Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.
Bu kanunu düzeltmeliyiz.
- Bu yasayı ıslah etmeliyiz.