yasaklar

listen to the pronunciation of yasaklar
التركية - الإنجليزية
prohibitions
prohibits

Every religion prohibits murder. - Her din cinayeti yasaklar.

English law prohibits children under 16 from buying cigarettes. - İngiliz hukuku 16 yaşın altındaki çocukların sigara satın almasını yasaklar.

yasak
forbidden

Why did Adam eat the forbidden fruit? - Adem'in yasak meyveyi neden yedi?

She is forbidden to go out. - Onun dışarı çıkması yasaklandı.

yasak
prohibition
yasak
ban

You are banned from entering this place. - Bu yere giriş yasaklandı.

The sale of cigarettes should be banned. - Sigara satışı yasaklanmalıdır.

yasak
{i} don't

Over there, they don't say that it's prohibited. In fact, they say that it's mandatory. - Orada, onlar onun yasak olduğunu söylemez. Aslında, onlar onun zorunlu olduğunu söyler.

They don't say that it's prohibited there. In fact, they say that it's mandatory. - Onlar bunun orada yasak olduğunu söylemezler. Aslında onun zorunlu olduğunu söylerler.

yasak
no
yasak
{i} tabu
yasak
unauthorized
yasak
out of bounds
yasak
(Kanun) interdictum
yasak
illegal

It's illegal to walk on the grass, but what about running? - Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?

The government is expelling illegal aliens as part of a crackdown. - Hükümet yasadışı yabancıları yasaklamanın bir parçası olarak kovuyor.

yasak
(Kanun) illicite
yasak
(Ticaret) prevention
yasak
prohibit

Parking is prohibited here. - Burada parketme yasaktır.

The export of arms was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

yasak
taboo

It used to be taboo for women to smoke. - Kadınların sigara içmesi yasaktı.

yasak
illicit

Sami and Layla continued their illicit love relationship. - Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.

yasak
interdiction
yasak
impermissible
yasak
prohibited

Arms export was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

The export of arms was prohibited. - Silah ihracatı yasaklandı.

yasak
prohibiton
yasak
Ban, prohibition; restriction
yasak
prohibition, ban; taboo; prohibited, forbidden, illicit; taboo
yasak
restricted

This is a restricted area. - Bu yasak bir alandır.

yasak
proscriptive
yasak
under a ban
yasak
interdict
yasak
forbidden, prohibited, off-limits
yasak
restriction
yasak
prohibition; ban
yasak
verboten
yasak
taboo,tabu
yasak
veto
التركية - التركية

تعريف yasaklar في التركية التركية القاموس.

Yasak
(Osmanlı Dönemi) YESAG
Yasak
haram
yasak
Yapılmaması istenmiş olan, memnu: "Bizim çocukluğumuzun şiirlerinde neşe yasak denecek kadar ayıptı."- F. R. Atay
yasak
Eskiden Rusya'da alınan özellikle kürkten oluşan ayni vergi
yasak
Yapılmaması istenmiş olan, memnu
yasak
Yapılmasına izin verilmeyen şey
yasak
Bir işin yapılmasına karşı olan yasal veya yasa dışı engel, memnuiyet
yasaklar
المفضلات