You are banned from entering this place.
- Bu yere giriş yasaklandı.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
The more things are forbidden, the more popular they become.
- Bir şey yasaklandıkça daha popüler olur.
They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
- Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
My parents forbade me to see Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'la tekrar görüşmemi yasakladı.
My father forbade me from having a pet cat.
- Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı.
There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
- Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
Arms export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
The more things are forbidden, the more popular they become.
- Bir şey yasaklandıkça daha popüler olur.
She is forbidden to go out.
- Onun dışarı çıkması yasaklandı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Arms export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
- Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.
The local government outlawed the production of alcoholic beverages.
- Yerel yönetim alkollü içkilerin üretimini yasakladı.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
Hunting is banned in national parks.
- Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.
The European Union is considering banning plastic bags.
- Avrupa birliği plastik torbaları yasaklamayı düşünüyor.
Banning smoking in restaurants is very popular, even with smokers!
- Restoranlarda sigara içmeyi yasaklamak çok popüler, hatta sigara içenler ile!