She is forbidden to go out.
- Onun dışarı çıkması yasaklandı.
Smoking is strictly forbidden.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
You are banned from entering this place.
- Bu yere giriş yasaklandı.
Does Tom know what time Mary's curfew is?
- Tom Mary'nin sokağa çıkma yasağının saat kaçta olduğunu biliyor mu?
The curfew begins at 7:00 p.m.
- Sokağa çıkma yasağı akşam 7.00'de başlar.
Over there, they don't say that it's prohibited. In fact, they say that it's mandatory.
- Orada, onlar onun yasak olduğunu söylemez. Aslında, onlar onun zorunlu olduğunu söyler.
They don't say that it's prohibited there. In fact, they say that it's mandatory.
- Onlar bunun orada yasak olduğunu söylemezler. Aslında onun zorunlu olduğunu söylerler.
It's illegal to walk on the grass, but what about running?
- Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?
Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN.
- Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.
My parents prohibited me from seeing Tom again.
- Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
It used to be taboo for women to smoke.
- Kadınların sigara içmesi yasaktı.
Sami and Layla continued their illicit love relationship.
- Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.
Weapons export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
This is a restricted area.
- Bu yasak bir alandır.