Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Do you still need my assistance?
- Hâlâ yardımıma ihtiyacınız var mı?
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Yesterday I helped the father.
- Dün babama yardım ettim.
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
We'll help you rescue him.
- Onu kurtarmana yardım edeceğiz.
Try to hold on until a rescue team arrives.
- İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
Can I give you a hand?
- Yardım edebilir miyim?
In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
- Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
Mary promised her mother that she would help her more often.
- Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.
Maybe I can be of service.
- Belki de yardımcı olabilirim.
The service agent helped me solve my problem.
- Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
She won an Oscar nomination for best supporting actress.
- O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.
Thank you for being so supportive.
- Bu kadar yardımcı olduğun için teşekkür ederim.
The students wanted us to help push the car.
- Öğrenciler arabayı itmek için yardım etmemizi istedi.
My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?
- Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?
Friends should help one another.
- Arkadaş birbirlerine yardımcı olmalıdır.
Families needed a lot of help on the farm.
- Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
Yoshio helped me lift the box up.
- Yoshio kutuyu kaldırmama yardım etti.
Can you help me lift this?
- Bunu kaldırmama yardım eder misin?
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
Relief has been sent to the flood sufferers.
- Sellerden etkilenenlere yardım gönderildi.
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
Sami was receiving welfare benefits.
- Sami sosyal yardımlar alıyordu.
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.