She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titriyordu.
Meg found a four leaf clover.
- Meg dört yapraklı yonca buldu.
Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
- Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
The leaves of the trees in the garden have turned completely red.
- Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.
She handed me a sheet of paper.
- Bana bir kâğıt yaprak verdi.
He crushed the sheet of paper up into a ball.
- Bir yaprak kağıdı ezerek top yaptı.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
All the leaves on the tree turned yellow.
- Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı.