She trembled like a leaf.
- Bir yaprak gibi titriyordu.
When the last leaf falls, I must go, too.
- Son yaprak düştüğünde, ben de gitmeliyim.
Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
- Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
He crushed the sheet of paper up into a ball.
- Bir yaprak kağıdı ezerek top yaptı.
Please give me a sheet of paper.
- Lütfen bana bir yaprak kağıt verin.
Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
- E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
We don't eat enough leafy vegetables.
- Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.
Many Peruvians have the habit of chewing coca leaves.
- Birçok Perulunun koka yapraklarını çiğneme adeti vardır.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
Foods rich in vitamin E include dark-green, leafy vegetables, beans, nuts and whole-grain cereals.
- E vitamini bakımından zengin gıdalar koyu yeşil yapraklı sebzeler, fasulye, sert kabuklu yemişler ve tam taneli hububatları içermektedir.
We don't eat enough leafy vegetables.
- Yeterince yapraklı sebze yemiyoruz.