You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
We'll do it when we have time.
- Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
- Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
- Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
A molecule is made up of atoms.
- Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
- Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
They voted to create a committee.
- Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
She made coffee for all of us.
- O hepimiz için kahve yaptı.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
A good daughter will make a good wife.
- İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Tom committed a bank robbery.
- Tom bir banka soygunu yaptı.