Tom Jackson is the supervising producer.
- Tom Jackson denetleyici yapımcıdır.
They have a talented producer.
- Onların yetenekli bir yapımcısı var.
Mary is a jewellery maker.
- Mary bir mücevher yapımcısıdır.
According to the makers of the Oxford English Dictionary, there are over 800,000 words in the English language.
- Oxford İngilizce Sözlük'ün yapımcılarına göre İngilizce dilinde 800.000 'den fazla sözcük vardır.
The production has visual appeal for the audience.
- Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
The production has visual appeal for the audience.
- Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
I think Tom's homemade cookies are better than the ones Mary makes.
- Sanırım Tom'un ev yapımı kurabiyeleri Mary'nin yaptıklarından daha iyi.
The true makers of history are the masses.
- Tarihin gerçek yapımcıları kitlelerdir.
The building is under construction.
- Bina yapım aşamasındadır.
The building is already under construction.
- Bina zaten yapım aşamasında.
The actor was accidentally shot dead during the making of the movie.
- Filmin yapımı sırasında aktör yanlışlıkla vurularak öldürüldü.
Movie making is an exciting job.
- Film yapımı heyecan verici bir iştir.
The rightmost lane is now under construction.
- En sağdaki şerit yapım aşamasındadır.
A new road is under construction.
- Yeni bir yol yapım aşamasındadır.