The firemen protect us from fires.
- İtfaiyeciler bizi yangınlardan korurlar.
Violent fires soon burn out themselves.
- Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.
Man fears disasters such as floods and fires.
- İnsan su baskınları ve yangınlar gibi felaketlerden korkar.
The fire had spread to the next building before the firemen came.
- İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
The firemen quickly extinguished the blaze.
- İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
Twenty people perished in the blaze.
- Yangında yirmi kişi can verdi.
A tiny spark may become a great conflagration.
- Küçücük bir kıvılcım büyük bir yangın olabilir.
For you to come out and say that kind of thing now would just be pouring oil on the fire.
- Şimdi dışarıya gelmen ve o tür bir şey söylemen yangına körükle gitmek olur.
Tom used a fire extinguisher to try and put the fire out.
- Tom yangını söndürmeye çalışmak için bir yangın söndürücü kullandı.
I cannot put this fire out without help! Come to help me!
- Yardım olmadan bu yangını söndüremem! Bana yardım etmeye gel!