yanan

listen to the pronunciation of yanan
الإنجليزية - الإنجليزية
a language group of the Hokan family
التركية - الإنجليزية
burning

Someone left a burning cigarette on the table. - Birisi masanın üstünde yanan bir sigara bıraktı.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

alight
aflame
flaming
ablaze
blazing

People were screaming inside the blazing ship, and there was no way we could get to them to rescue them. - İnsanlar yanan geminin içinde çığlık atıyordu ve onları kurtarabilmemizin hiç bir yolu yoktu.

Tom jumped out of the blazing plane. - Tom yanan uçaktan atladı.

afire
on fire
lit

Tom is holding a lit candle in his right hand. - Tom sağ elinde yanan bir mum tutuyor.

Tom entered the empty room and immediately noticed a lit cigarette in the ashtray. - Tom boş odaya girdi ve hemen küllükte yanan bir sigara fark etti.

{i} glowing
combusted
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
Once bitten twice shy
Canı yanan eşek attan rahvan olur
(Atasözü) Suffering imposes great efforts
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
(Atasözü) - Once burnt twice shy.- A burnt (bunt) child dreads the fire
araba kapısı açılınca yanan lâmba
courtesy light
haşlanarak yanan yara
scald
için için yanan ateş
smolder
kolayca yanan ahşap
touchwood
sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
(Atasözü) Once bitten twice shy
yanan
المفضلات