She didn't reply to my letter.
- Mektubuma yanıt vermedi.
I plan to reply to his letter right away.
- Onun mektubunu hemen yanıtlamayı planlıyorum.
John will not answer the question.
- John soruya yanıt vermez.
The ease with which he answered the question surprised us.
- Soruyu kolaylıkla yanıtlaması bizi şaşırttı.
He nodded in response to my question.
- Sorumu yanıtlamak için başını salladı.
Tom tried to elicit a response from Mary.
- Tom Mary'den bir yanıt almaya çalıştı.
She didn't return my calls.
- O çağrılarımı yanıtlamadı.
Talebe 256'nın karekökü on altıdır diye cevapladı.
- Öğrenci 256'nın karekökü on altıdır diye yanıtladı.