yalan söylemek

listen to the pronunciation of yalan söylemek
التركية - الإنجليزية
lie

It is wrong to tell a lie. - Yalan söylemek yanlıştır.

It is wrong to tell lies. - Yalan söylemek yanlıştır.

to lie, to tell lies
deceive
knock about
declare untrue
tell lies
to tell lies
tell a fib
fib
fabricate
prevaricate
tell a lie

He lost his position just because he refused to tell a lie. - Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.

It is wrong to tell a lie. - Yalan söylemek yanlıştır.

perjure
(deyim) spin a lie
tell lie
to tell a lie
fable
yalan söyleme
{i} lie

I think it's wrong to tell a lie. - Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Telling lies is a very bad habit. - Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.

yalan söyleme
{i} lying

He has no scruples about lying. - O yalan söylemeye çekinmez.

Tom accused Mary of lying through her teeth. - Tom Mary'yi açık açık yalan söylemekle suçladı.

yalan söyleme
(Askeri) deceive
yalan söyle
tell a lie

It is not good to tell a lie. - Yalan söylemek iyi değildir.

I think it's wrong to tell a lie. - Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

yalan söyle
knock about
yalan söyle
declare untrue
yalan söyle
tell a fib
yalan söyle
{f} fib
yalan söyle
lie
yalan söyle
fibbing
bir ayak üstünde bin yalan söylemek
1. to tell a whole pack of lies at one go. 2. to be a big liar
bir yığın yalan söylemek
tell a pack of lies
yalan atmak/kıvırmak/söylemek
to lie; to tell lies
yalan söyleme
{i} falsehood
yalan söyleme
{i} fibbing
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) HADB
(Osmanlı Dönemi) BEŞK
(Osmanlı Dönemi) ADYE
(Osmanlı Dönemi) MÜBAHE
(Osmanlı Dönemi) BEHT
(Osmanlı Dönemi) TAKAVVÜL
Yalan söyleme
(Osmanlı Dönemi) İZHAF
Yalan söyleme
mitomani
Yalan söyleme
tefik
Yalan söyleme
meyn
Yalan söyleme
(Osmanlı Dönemi) BEHTERE
Yalan söyleme
(Osmanlı Dönemi) İBTİŞAK
Yalan söyleme
tezvir
yalan söylemek
المفضلات