yaklaşma

listen to the pronunciation of yaklaşma
التركية - الإنجليزية
approach

Don't let him approach. - Onun yaklaşmasına izin verme.

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

coming

His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards. - Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.

oncoming
(Hukuk) approximation
access
imminence
convergence
merging
yaklaşmak
approach

The president is difficult to approach. - Başkana yaklaşmak zordur.

The horse did not want to even approach the trailer. - At, römorka bile yaklaşmak istemedi.

yaklaşma açısı
approach angle
yaklaşma bikını
approach beacon
yaklaşma ışıkları
approach lighting
yaklaşmak
approximate
yaklaşmak
come on
yaklaşmak
come up
yaklaşmak
be pushing
yaklaşmak
{f} close

I want to get closer to you. - Ben sana yaklaşmak istiyorum.

In order to see that picture better, I want to get a little closer. - O resmi daha iyi görmek için, biraz yaklaşmak istiyorum.

yaklaşmak
neighbor
tehlikeli yaklaşma
(Havacılık) near miss
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaşmak
(deyim) gain on
yaklaşmak
edge

It would be dangerous to go too near the edge of the cliff. - Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.

yaklaşmak
close in
yaklaşmak
verge on
yaklaş
{f} near

Don't come near me. I have a cold. - Bana yaklaşma, soğuk almışım.

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

yaklaş
{f} approach

According to the weather forecast, the typhoon is approaching Okinawa. - Hava tahminine göre, tayfun Okinawa'ya yaklaşıyor.

The president is difficult to approach. - Başkana yaklaşmak zordur.

yaklaş
{f} approximate

Dogs breathe approximately 30 times a minute. - Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.

The bridge is approximately a mile long. - Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.

yaklaş
come near

He does not let the opponent come near him. - O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.

Don't let anyone come near the fire. - Herhangi birinin ateşe yaklaşmasına izin vermeyin.

yaklaş
{f} nearing

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

yaklaşmak
come near
yaklaşmak
close in on
yaklaşmak
draw near
yaklaşmak
near

I don't want to go near them. - Onlara yaklaşmak istemiyorum.

It would be dangerous to go too near the edge of the cliff. - Uçurumun kenarına çok yaklaşmak tehlikeli olurdu.

yaklaşmak
get close

I want to get closer to you. - Ben sana yaklaşmak istiyorum.

yaklaşmak
step closer
Yaklaşma!
Keep out
aletle yaklaşma
instrument approach
ara yaklaşma
intermediate approach
başkanın program değerlendirmesi; en yakın yaklaşma noktası
(Askeri) Chairman's program assessment; closest point of approach
değerlendirme temsilcisi; yaklaşma yolu
(Askeri) assessment agent; avenue of approach
direkt yaklaşma
(Havacılık) straight-in approach
direkt yaklaşma uçuşu
(Askeri) contour flight
düzgün yaklaşma
(Havacılık) straight-in approach
gizlice yaklaşma
sheathed stalk
grid yaklaşma açısı
(Askeri) grid convergence
görerek yaklaşma
visual approach
hassas yaklaşma
precision approach
hassas yaklaşma ve iniş sistemi
(Askeri) precision approach landing system
hedefe yaklaşma
run up
helikopter yaklaşma yolu
(Askeri) helicopter retirement route
ilk yaklaşma nirengisi
(Askeri) initial approach fix
küresel alçaktan yaklaşma
(Askeri) global reach laydown
meydan yaklaşma farı
(Havacılık) aerodrome proximity light
performans değerlendirme raporu; risk altındaki grup; hassas yaklaşma radarı
(Askeri) performance assessment report; population at risk; precision approach radar
pist yaklaşma güzergahları
(Havacılık) runway approach paths
teorik yaklaşma
theoretic approach
tercihli yaklaşma
(Havacılık) option approach
terminal kontrol sahası; en yakın yaklaşma zamanı; geleneksel Başkomutanlık faal
(Askeri) terminal control area; time of closest approach; traditional CINC activity
terminal radar yaklaşma kontrol tesisi
(Askeri) terminal radar approach control facility
turlu yaklaşma manevrası
(Havacılık) circle-to-land manoeuvre
uçak gemisi kontrollü yaklaşma; merkezi sözleşme makamı; devre kart montajı; kon
(Askeri) carrier-controlled approach; central contracting authority; circuit card assembly; container control activity; contamination control area; contingency capabilities assessment; contract construction agent (DOD)
yaklaşmak
draw on
yaklaşmak
to approach, draw near (to); to come close (to)
yaklaşmak
to approach, to near, to draw near, to come near; to approximate, to verge on
yaklaşmak
draw close
yaklaşmak
step up
yaklaşmak
bear down on
yaklaşmak
draw
yaklaşmak
go on for
yaklaşmak
walk-up
yaklaşmak
get warmer
yaklaşmak
get hotter
yaklaşmak
verge
yaklaşmak
walk up to
yaklaşmak
(yaş) push
yaklaşmak
to have sexual intercourse (with), have sex (with)
yaklaşmak
converge
yaklaşmak
come close to
yaklaşmak
(Fiili Deyim ) draw nigh
yaklaşmak
walk up
yer kontrollü yaklaşma
(Askeri) ground controlled approach
yerden kontrollü yaklaşma
(Askeri) ground-controlled approach
yerden kontrollü yaklaşma
(Askeri) ground control approach
التركية - التركية
Yaklaşmak işi, iktiran
iktiran
(Osmanlı Dönemi) takarrüb
yaklaşma eylemi
bakınız: yakınlık fiili
yaklaşma fiili
bakınız: yakınlık fiili
Yaklaşmak
uğramak
yaklaşmak
Arada az bir aralık kalacak biçimde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak veya büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek
yaklaşmak
Benzemek, andırmak, uygun olmak
yaklaşmak
Zaman veya yer için arada az bir aralık kalacak biçimde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak veya büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek: "Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu."- S. F. Abasıyanık
yaklaşmak
Yakınlaşmak
yaklaşmak
Yakınlaşmak: "Aydın vapuru geçmiş, Kınalı önlerine yaklaşıyor."- S. M. Alus
yaklaşmak
Bir konuyu, bir sorunu ele alarak değerlendirmek
yaklaşma
المفضلات