yakalı

listen to the pronunciation of yakalı
التركية - الإنجليزية
collared; (something) which has a collar
collared
necked
yaka
collar

Your collar has a stain on it. - Yakanda bir leke var.

He grabbed me by the collar. - O, beni yakamdan yakaladı.

yakalı tembel hayvan
sloth
yakalı toy
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: toygiller) Houbara bustard
yaka
neck

I seized the cat by the neck. - Kediyi boynundan yakaladım.

The collar chafed her neck. - Yaka onun boynunu yıprattı.

balıkçı yakalı (giysi)
roll-neck
beyaz yakalı
white-collar
mavi yakalı işçiler
(Ticaret) blue-collar workers
yaka
clip-on
yaka
side

Is the school on this side of the river? - Okul, nehrin bu yakasında mı?

Our town is on the East Side of the river. - Kentimiz nehrin doğu yakası'ndadır.

yaka
edging
yaka
upstand
yaka
counterflashing
yaka
(Askeri) corner of edge of a sail
yaka
neckline
V yakalı
V-necked
açık yakalı
lownecked
balıkçı yakalı
high necked
denizci yakalı bluz
middy
dik yakalı
high necked
dik yakalı kazak
turtleneck
yaka
collar; side; bank, shore
yaka
collarette
yaka
side (of a stream, body of water, or street)
yaka
dicky
yaka
collaret
yaka
flange
yaka
dickey
التركية - التركية
Boynu üzerinde manto yakasına benzeyen tüyleri bulunan bir güvercin türü
Herhangi bir biçimde yakası olan
yakalı kamçılılar
Denizlerde veya tatlı sularda yaşayan kamçılı, bir hücreli hayvanlar familyası
Yaka
(Osmanlı Dönemi) CEYB
Yaka
(Osmanlı Dönemi) CİRBAN
Yaka
giriban
yaka
Semt: "Hele bir işimizi bitirip karşı yakaya geçelim de onu sonra düşünürüz."- A.Gündüz
yaka
Kıyı, kenar, taraf
yaka
Semt
yaka
Giyeceklerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
yaka
Eğik yerey
yaka
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü
yaka
Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
yaka
Ağların alt ve üst kenarları
yaka
Yelkenlerin köşelerine ve yakalarına denir
yaka
Yelkenlerin kenar ve köşeleri
yaka
Kıyı, kenar, çevre, uç
yaka
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü: "Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu."- Y. K. Karaosmanoğlu
yaka
Kıyı, kenar, taraf: "Sokağın karşı yakasına geçtiler."- M. Ş. Esendal
yakalı
المفضلات