Ageing isn't good, but the alternative is no better.
- Yaşlanmak iyi değildir ama alternatifi daha iyi değildir.
You can't run away from age.
- Yaşlanmaktan kaçamazsın.
They don't want to grow old.
- Yaşlanmak istemiyorlar.
I want to grow old with Mary.
- Mary'yle yaşlanmak istiyorum.
His niece is attractive and mature for her age.
- Onun kız yeğeni çekici ve yaşına göre olgundur.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Tom's eyes were wet with tears.
- Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
I wet the bed until I was ten years old.
- Ben on yaşına kadar yatağı ıslatırdım.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
- Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
My father is only fifteen years old.
- Benim babam sadece on beş yaşında.
Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
Aging doesn't cost anything.
- Yaşlanma hiçbir şeye mal olmaz.
That fish lives in fresh water.
- O balık tatlı suda yaşar.
Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language.
- Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.
Older people are often afraid of trying new things.
- Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
She is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
He is five years younger than me.
- O, benden beş yaş küçük.
She called out to him, with tears running down her cheeks.
- Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.
My mother looked at me with tears in her eyes.
- Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
The best time of life is when we are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
The best time of life is when you are young.
- Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
Ageing is a disease that you must die of.
- Yaşlanma ölmek zorunda olduğunuz bir hastalıktır.
The pharmaceutical company is looking for the Elixir of Life to stop the ageing process.
- İlaç firması yaşlanma sürecini durdurmak için hayat iksirini arıyor.