yağlandırmak

listen to the pronunciation of yağlandırmak
التركية - الإنجليزية
fatten
To become fatter

If we give it a bit more sugar, we'll see him slowly fatten.

{v} to make or grow fat, plump, enrich
disapproval If you say that someone is fattening something such as a business or its profits, you mean that they are increasing the value of the business or its profits, in a way that you disapprove of. They have kept the price of sugar artificially high and so fattened the company's profits. Fatten up means the same as fatten. The Government is making the taxpayer pay to fatten up a public sector business for private sale
make fat or plump; "We will plump out that poor starving child
{f} become fat, put on weight; make fat
To grow fat or corpulent; to grow plump, thick, or fleshy; to be pampered
To cause to be fatter
make fat or plump; "We will plump out that poor starving child"
If an animal is fattened, or if it fattens, it becomes fatter as a result of eating more. The cattle are being fattened for slaughter The creature continued to grow and fatten
To make fertile and fruitful; to enrich; as, to fatten land; to fatten fields with blood
To make fat; to feed for slaughter; to make fleshy or plump with fat; to fill full; to fat
yağ
oil

4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter. - 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.

Oil and water don't blend. - Su ve yağ birbirine karışmaz.

yağ
fat

The body converts extra calories into fat. - Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.

I don't like a fat diet. - Yağlı bir diyeti sevmiyorum.

yağ
{i} grease

The machine was clogged with grease. - Makine, yağdan tıkanmış.

yağ
flattery

Imitation is the sincerest form of flattery. - Taklit en samimi yağcılık biçimidir.

Flattery won't get you anything. - Yağcılık sana hiçbir şey getirmeyecek.

yağ
essential oil
yağ
ointment
yağ
(Otomotiv,Teknik) lube oil
yağ
(Biyokimya) lipid
yağlandırma
fattening
yağ
shortening
yağ
the fat
yağ
oil; fat; grease; tallow; suet
yağ
tallow
yağ
auto. motor oil; lubricating grease
yağ
(cooking) oil; shortening; grease; fat; lard; butter; margarine, oleo, oleomargarine
yağ
oil; fat; grease; lubricant; ointment; mineral/vegetable oil; attar, essential oil; flattery, blarney
yağ
adipose
yağ
slush
yağ
(Anatomi) adeps
yağ
dripping
التركية - التركية

تعريف yağlandırmak في التركية التركية القاموس.

yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
yağ
Vücudun, atılması gereken amonyak, üre gibi bazı maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde
yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde: "Yağ gelen yerden bal esirgenmez."- Atasözü
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde: "Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı."- E. E. Talu
yağ
Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde
yağ
Itırlı bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağlandırmak
المفضلات