I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
She seldom, if ever, goes out after dark.
- O, nadiren, kırk yılda bir, karanlık çöktükten sonra dışarı çıkar.
He seldom, if ever, reads a book.
- Nadiren, kırk yılda bir, bir kitap okur.
There was a castle here many years ago.
- Yıllar önce orada bir kale vardı.
He has been in Japan for three years.
- O üç yıldır Japonya'da.
dünya şampiyonası dört yılda bir yapılır.
He rarely goes to church.
- O, ayda yılda bir kiliseye gider.
Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.
As the sun rose, the stars faded away.
- Güneş doğduğunda, yıldızlar kayboldu.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.