yıkımcı

listen to the pronunciation of yıkımcı
التركية - الإنجليزية
wrecker, person who wrecks buildings (for a living)
housebreaker
yıkım
destruction

Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war. - Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.

They caused an untold amount of death and destruction. - Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular.

yıkım
{i} bad
yıkım
ravage
yıkım
devastation

The devastation in Kobe was as terrible as I had imagined. - Kobe'nin yıkımı sandığım kadar kötüydü.

The devastation in Kobe was as terrible as I had imagined. - Kobe'nin yıkımı düşündüğüm kadar kötüydü.

yıkım
demolishment
yıkım
(Biyokimya,Gıda) catabolism
yıkım
subversion
yıkım
(Denizbilim) catabolic
yıkım
(Denizbilim,Gıda) katabolism
yıkım
rack
yıkım
catastrophe
yıkım
disaster
yıkım
death

They caused an untold amount of death and destruction. - Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular.

The war brought about death and destruction in the city. - Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi.

yıkım
demolition

This was the first time Tom had ever seen a demolition derby. - Bu Tom'un şimdiye kadar gördüğü ilk yıkım derbiydi.

Well over three thousand people signed to prevent the demolition of this historic building. - Bu tarihi binanın yıkımını önlemek için üç binin oldukça üzerinde kişi imza attı.

yıkım
collapse
yıkım
rack and ruin
yıkım
{i} ruin

Idleness leads to ruin. - Tembellik yıkıma yol açar.

The war brought ruin to the country. - Savaş ülkeye yıkım getirdi.

yıkım
implosion

patlatıcı kullanarak yıkım.

yıkım
demolition; destruction; ruin; havoc
yıkım
damnation
yıkım
wrecking
yıkım
havoc
yıkım
undoing
yıkım
bane
yıkım
debacle
yıkım
disaster; catastrophe
yıkım
cropper
yıkım
blight
yıkım
demolishing, wrecking; destroying, destruction; ruining, ruin
yıkım
depredation
التركية - التركية
Yapıları yıkma işini yapan kimse
yıkım
Yıkma işi
yıkım
Yok olmaya sebep olabilecek şey, büyük zarar, felâket
yıkım
Katabolizma
yıkım
Yıkmak işi
yıkım
Yadımlama
yıkım
Yok olmaya sebep olabilecek şey, büyük zarar, felaket: "Evin içinde günlük kokusu, papaz uluması bizim için yıkımdır."- H. R. Gürpınar
yıkımcı
المفضلات