yürüyenler

listen to the pronunciation of yürüyenler
التركية - الإنجليزية

تعريف yürüyenler في التركية الإنجليزية القاموس.

yürüyen
walking

Tom likes to observe the people walking by. - Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.

The girl walking with Ken is May. - Ken ile yürüyen kız May'dir.

yürü
{f} walk

She likes to walk alone. - O tek başına yürümeyi sever.

We have walked all around the lake. - Biz gölün etrafında yürüdük.

yürü
{f} walking

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

Walking from the station to the house takes only five minutes. - İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürüyen
marcher
yürü
amble
yürü
saunter
yürüyen
person who is going on foot; walker
yürüyen
(someone) who is walking; (an animal) that is walking
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) DEVABB
Yürüyen
maşi
yürüyenler
المفضلات