Tom likes to observe the people walking by.
- Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
The girl walking with Ken is May.
- Ken ile yürüyen kız May'dir.
When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line.
- Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.
My shoelace got caught in the escalator.
- Benim ayakkabı bağcığım yürüyen merdivene takıldı.
We've walked all around the lake.
- Biz gölün etrafında yürüdük.
She likes to walk alone.
- O tek başına yürümeyi sever.
He is used to walking long distances.
- O uzun mesafe yürümeye alışkın.
Walking is good exercise.
- Yürümek iyi egzersizdir.
In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
Do not walk outside this area.
- Bu alanın dışında yürümeyin.