yürüyüşünün

listen to the pronunciation of yürüyüşünün
التركية - الإنجليزية
march of
yürü
{f} walk

She likes to walk alone. - O tek başına yürümeyi sever.

I'm too tired to walk. - Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

yürü
{f} walking

Walking is good exercise. - Yürümek iyi egzersizdir.

She likes walking alone. - O yalnız yürümeyi sever.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
yürü
saunter
yürüyüşünün
المفضلات