yükseltici

listen to the pronunciation of yükseltici
التركية - الإنجليزية
amplifier
booster
strengthening
lifter
promoter
meliorative
(Nükleer Bilimler) riser
yükseltici transformatör
step up transformer
yüksel
{f} rose

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

yüksel
went up

The unemployment rate went up to 5% because of the recession. - İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

yüksel
rise

Prices continued to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam etti.

I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement. - Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.

sıklık yükseltici
(Bilgisayar) up-converter
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

The average temperature has gone up. - Ortalama sıcaklık yükseldi.

yüksel
{f} risen

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

The level of water in the river has risen. - Nehrin su seviyesi yükseldi.

yüksel
{f} rising

The yen is rising and the dollar is falling. - Yen yükseliyor dolar düşüyor.

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

yüksel
{f} tower

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

There's no guarantee that the stock will go up. - Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.

Prices are about to go up again. - Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
birim maliyeti; frekans (sıklık) yükseltici
(Askeri) unit cost; upconverter
direk yükseltici
stanchion raiser
egzoz yükseltici
exhaust riser
elektrikli yükseltici
(Elektrik, Elektronik) electric hoist
gerilim yükseltici
step up transformer
kovalı yükseltici
bucket elevator
yükseltici
المفضلات