A rising tide lifts all boats.
- Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.
Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices.
- Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
The yen rose to the dollar.
- Yen dolar karşısında yükseldi.
The rocket went up smoothly.
- Roket sorunsuzca yükseldi.
The balloon went up in the sky.
- Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.
I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement.
- Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
Why have coffee prices gone up?
- Kahve fiyatları neden yükseldi?
My grades at school have gone up.
- Okulda notlarım yükseldi.
The level of water in the river has risen.
- Nehrin su seviyesi yükseldi.
The cost of living has risen.
- Yaşamanın maliyeti yükseldi.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
The rising sun seen from the top was beautiful.
- Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
There's no guarantee that the stock will go up.
- Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.
Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking.
- Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.