yükselen

listen to the pronunciation of yükselen
التركية - الإنجليزية
rising

A rising tide lifts all boats. - Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.

Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices. - Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.

uphill
ascending
ascendent
ascendant
upgrade
soaring
raising
{i} towering
upward
risinq
orient
assurgent
yükselen burç
rising sign
yükselen burç
Rising sign, ascendant sign
yükselen değer
Adding Value
yükselen hava akımı
upcurrent
yükselen sıcak hava kitlesi
thermals
yüksel
{f} rose

The index rose 4% from the preceding month. - Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.

The yen rose to the dollar. - Yen dolar karşısında yükseldi.

yüksel
went up

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

The balloon went up in the sky. - Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.

yüksel
rise

I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement. - Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

dalgalar halinde yükselen şey
billow
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

Why have coffee prices gone up? - Kahve fiyatları neden yükseldi?

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

yüksel
{f} risen

The level of water in the river has risen. - Nehrin su seviyesi yükseldi.

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

yüksel
{f} rising

In September, 1929, stock prices stopped rising. - Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.

The rising sun seen from the top was beautiful. - Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.

yüksel
{f} tower

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

There's no guarantee that the stock will go up. - Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
beş günde bir yükselen ateş
quintan
birden hızla yükselen
skyrocketed
dalga dalga yükselen
billowy
dize kadar yükselen
knee-high
ekliptiğin yükselen noktası
ascendent
ekliptiğin yükselen noktası
ascendant
gitgide yükselen
rising
gittikçe yükselen ahenk
diapason
taşrada hızla yükselen genç profesyonel
rumpie
yeniden yükselen ateş
relapsing fever
التركية - التركية

تعريف yükselen في التركية التركية القاموس.

yükselen burç
Kişinin doğum anında, doğu ufkunda yükselen burca verilen addır. Yıldız haritasında, doğu ufuk çizgisine bakıldığında doğu tarafında bu burç gözükür. Yükselen burç astrolojide aynı zamanda birinci evin yönetcisidir
yükselen
المفضلات