yükletme

listen to the pronunciation of yükletme
التركية - الإنجليزية

تعريف yükletme في التركية الإنجليزية القاموس.

yükletmek
load
yükle
(Bilgisayar) install

I'd like you to help me install this software. - Bu yazılımı yüklememe yardımcı olmanı istiyorum.

I wish I could figure out how to install this software. - Keşke bu yazılımı nasıl yükleyeceğimi bilebilsem.

yükletmek
load up
yükletmek
weight
yükle
{f} laded
yükle
upload

I can't figure out how to upload an image. - Bir resmin nasıl yükleneceğini bilmiyorum.

As soon as I can get my son to scan our family photos, I'll upload some of them to our website. - Aile fotoğraflarımızı oğluma taratır taratmaz, onlardan bazılarını web sitemize yükleyeceğim.

yükle
download

The download speed is twice as fast as the upload speed on this network. - Bu ağda indirme hızı yükleme hızından iki kat daha hızlı.

She downloaded an antivirus. - O, bir antivirüs yükledi.

yükle
{f} task
yükle
{f} lading
yükle
{f} burden

Everyone has their own burdens. - Herkesin kendi yükleri vardır.

I can't burden Tom with that responsibility. - Ben bu sorumluluğu Tom'a yükleyemem.

yükle
{f} load

We loaded a lot of luggage into the car. - Arabaya bir sürü bagaj yükledik.

The men loaded the baggage into the truck. - Adamlar bagajı kamyona yükledi.

yükle
weight down
yükle
{f} loaded

Let's get those supplies loaded on the truck. - Bu malzemeleri kamyona yükletelim.

We loaded our baggage into the car. - Bagajımızı arabaya yükledik.

yükle
{f} laden
yükle
load down
yükle
{f} loading

The suitcases were ready for loading. - Bavullar yükleme için hazırdı.

Tom started loading the gun. - Tom silahını yüklemeye başladı.

yükle
impute to
yükle
impute
yükle
weigh down
yükle
lade
yükle
burdened
yükletmek
To install
yükle
charging
yükle
weighdown
yükle
loaddown
yükle
weigh#down
yükle
weightdown
yükle
{f} weight

If you load too much weight in this box, it's going to blow up. - Bu kutuya çok fala ağırlık yüklersen patlar.

yükle
weight#down
yükle
imputeto
yükletmek
to have (a task or responsibility) given to or laid upon (someone)
yükletmek
have (something) charged with (electricity)
yükletmek
to have (the blame) put on (someone)
yükletmek
to have (someone) load (someone, an animal, a vehicle); to have (something) loaded in/on
التركية - التركية
Yükletmek işi
Yükletmek
(Osmanlı Dönemi) ZAKN
yükletmek
Yüklemek işi yaptırmak
yükletmek
Yükleme işi yaptırmak: "Boyuna kolumu çekip hep kabahati bana yükletiyor."- S. M. Alus
yükletme
المفضلات