yönde

listen to the pronunciation of yönde
التركية - الإنجليزية
direction

The army was advancing in the wrong direction. - Ordu yanlış yönde ilerliyordu.

North is the opposite direction from south. - Kuzey güneyden zıt yöndedir.

directionally
yön
aspect

He stressed the convenient aspects of city life. - Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.

Imagination affects every aspect of our lives. - Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.

olumlu yönde
positively
yön
direction

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

A dreary landscape spread out for miles in all directions. - Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

yön
way

The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things. - Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.

He asked me which way to go. - Bana hangi yöne gideceğini sordu.

yön
course

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

yön
path
yön
direction; side; aspect; way, respect, regard
yön
{i} trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

tek yönde olan
one way
yön
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
{i} bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
orientation

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation. - İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.

aksi yönde
(Tıp) antagonist
aksi yönde
round
yön
quarter
yön
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

yön
party

He had led the Republican Party with great success. - O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

yön
streak
yön
rubric
yön
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
yön
in terms of
yön
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
yön
regard
yön
facet
yön
directional
yön
side

Today I'm going to show you another side of me. - Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.

The exit is on the right side of the direction of travel. - Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.

yön
respect

He's well respected for his management skills. - Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

Japanese differ from American in many respects. - Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.

yön
point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
aksi yönde
otherwise
ters yönde
in the opposite direction
yön
complexion
yön
sense

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

yön
channel
aksi yönde
contrariwise
aksi yönde büzülme
contraflexure
dikine yönde
in cross direction
doğru yönde
on the beam
hangi yönde gitmeliyim
In which direction should I go
iyi yönde değişmek
take a good turn
karşı yönde
opposite

My opinion is the opposite. - Benim görüşüm karşı yönde.

Sami was coming in the opposite direction. - Sami karşı yönden geliyordu.

kötü yönde değişmek
take a bad turn
olumsuz yönde
negatively
saatin tersi yönde
counter clockwise
ters yönde dönme
retrogression
ters yönde dönme
retrogadation
ters yönde dönmek
retrograde
ters yönde dönmek
reverse
ters yönde dönmek
retrogress
ters yönde yürüme
countermarch
tersi yönde
oppositely
yön
(Hukuk) aspect, trend
التركية - التركية
yönde
المفضلات