The typhoon moved in a westerly direction.
- Tayfun batı yönünde hareket etti.
It is difficult to peg the direction of interest deregulation.
- Faizi yeniden ayarlama yönünü belirlemek zordur.
Communication is the most important aspect of a language.
- İletişim bir dilin en önemli yönüdür.
I love every aspect of the game.
- Oyunun her yönünü seviyorum.
We must examine the various aspects.
- Çeşitli yönleri incelemeliyiz.
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
A dreary landscape spread out for miles in all directions.
- Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things.
- Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it.
- Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.
This room's orientation is great.
- Bu odanın yönü harika.
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
The exit is on the right side of the direction of travel.
- Çıkış seyahat yönünün sağ tarafında.
I heard Tom's side of the story.
- Tom'un hikaye yönünü duydum.
Japanese differ from American in many respects.
- Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
You are wrong in some respects.
- Bazı yönlerden hatalısın.
Tom certainly doesn't have a very good sense of direction.
- Tom'un kesinlikle çok iyi bir yön duyusu yok.
He has no sense of direction.
- Onun yön duygusu yoktur.